Türkiye IMF’den Esnek Kredi (FCL) İstemeli

Türkiye IMF’den Esnek Kredi (FCL) İstemeli

Son dönemde dünya ekonomisi gelişmekte olan ülkeler lehinde ayrışıyor. Temmuz başında güncellenen IMF Dünya Ekonomik Görünümü (WEO) projeksiyonları rakamları da bunu destekliyor.

En son WEO projeksiyonlarında (Temmuz 2009) ABD ve Avrupa ekonomilerinin daralmanın en az 2009 son çeyreğine kadar sürmesi öngörülüyor; bu çeyrekte, ABD ekonomisinin 2008 dördüncü çeyreğine göre yüzde 1.4, Avro alanının da yüzde 3.8 daralması bekleniyor. 2008 dördüncü çeyreğinin vehameti ortada olduğuna göre 2009 son çeyreğindeki bu daralma beklentisi pek iç açıcı değil. IMF, 2010 için daha iyimser ancak raporda uzun dönemli düzelmenin zaman alacağının altını çiziyor. Aynı raporda gelişmekte olan ülkelerin 2009 ve 2010’da çok daha hızlı büyümeleri öngörülüyor (2009’un son çeyreğinde yüzde 6’ya yaklaşan fark).

Gelişmekte olan üç ülkenin benzerlik ve farklılıkları bence önemli: Türkiye, Brezilya ve Meksika. Her üçü de krizlere alışık, ancak hızlı büyüyebilen büyük ekonomiler. Meksika ve Brezilya dünyanın en büyük ekonomilerinden ABD’ye komşu; Türkiye ise AB’ne. Her üç ülke de son dönemde olumlu makroekonomik performans gösterdiler: hızlı büyüme, rezerv birikimi, olumlu enflasyon gelişmeleri, mali denge ve borç stoğunda olumlu gelişmeler gibi. Hatta, 2002’de Brezilya’da sol, Türkiye’de ise “İslamcı” hükümetlerin başa geçmesi çok tartışılmıştı. Sonuçta her iki ülkedeki hükümetler de uluslar arası piyasalarda prestij kazandılar ve tekrar seçildiler. Farklılıklarına gelince; çok sayıda farktan benim üzerinde durduğum nokta Brezilya’nın tarım ve tabii kaynaklarının, Meksika’nın da petrolunun ihracat üzerindeki olumlu etkileri.

Son dönemde her üç ülkede de, farklı derecelerde de olsa bir takım benzer gelişmeler oldu: borsalarında düşüşler (sonra da hızlı düzelme), yerel paralarında değer kayıpları, mali dengenin bozulması, bankacılık yapısının sağlıklı kalması gibi. Farklılıklara gelince: Türkiye’nin bozulan dış dengesi düzelirken Meksika ve Brezilya’nınki kötüleşti ancak rahatlıkla idare edilir seviyede kaldı. Buna karşılık, Türkiye’nin iç dengesi (bütçe) diğer iki ülkeye göre daha yüksek oranda kötüleşti. Büyüme performansı ve beklentileri ise, aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi tabii kaynak açısından en zengini olan Brezilya’dan en fakiri olan Türkiye’ye doğru yüksek farklılık gösteriyor.

2009 2010
Türkiye -5,1 1,5
Brezilya -1,3 2,5
Meksika -7.3 3,0
Kaynak: IMF – Temmuz 2009

Şimdi IMF ile ilişkilere gelelim. Her üç ülkenin ayrı bir hikayesi ve durumu var. Brezilya IMF’ye ihtiyaç duymuyor. Bu ay tamamlanan IMF 4. Madde istişareleri sonucunda Brezilya IMF’den tabiri caizde yıldızlı aferin aldı ve IMF’den ülkeye gelen en önemli istek, ekonominin daha hızlı hareketlenmesi için mali genişleme oldu.

Meksika ise Nisan ayında, IMF’nin bazılarınca “free money” diye adlandırdıkları yeni esnek kredi enstrümanını (FCL) kullanmak üzere anlaşma yaptı. Anlaşma toplam 47 milyar dolar üzerinden yapıldı. Şu ana kadar Meksika hiç para kullanmadı. FCL, kısaca IMF sınavlarından “mezun olmuş” ancak krizden etkilenen ülkelere, krizin etkisini azaltmak üzere verilmiş bir güvence manasında geliyor. Ülke, mali ve parasal disiplin açısından kendini ispatladıysa şartlılık koymasızın MF desteğini almış oluyor. Ruh olarak stand-by mantığına çok yakın.

IMF’nin FCL anlaşması yapabilmesi için istediği ve Meksika’nın yerine getirdiği ana yetkinlik şartları şunlardı:

• Devam ettirilebilir dış denge
• Ödemeler dengesinde, sermaye hesabının büyük ölçüde özel fon girişlerine dayalı olması
• Uluslar arası sermaye piyasalarına erişim gücü
• Yüksek rezerv pozisyonu
• Güçlü maliye, güçlü kamu borç yapısı
• Düşük ve istikrarlı enflasyon
• Güçlü bankacılık sektörü; güçlü denetim
• Data şeffaflığı ve dürüstlüğü

Şimdi Türkiye’ye gelelim. Türkiye’nin durumu yukarıdaki genel hatlarıyla Brezilya ya da Meksika ‘dan kötü değil. Geötiğimiz yıllarda sorun dış dengedeydi. Kriz, dış denge sorununu iç denge sorunu haline getirdi. Türkiye’nin yurt içi ve dışındaki piyasalarda borçlanma sorunu yok. Kriz sonrasında maliyesinde otomatik olarak düzelme olması da kuvvetle muhtemel.

Böyle bir durumda, gelir artırıcı yöntemlerin “kararında bırakılması” bunun yerine maliyede kalıcı düzeltmenin kriz sonrasına ertelenmesi daha doğru. IMF ile anlaşma yapılması Türkiye’nin elini güçlendirir ancak Türkiye’nin FCL tipi bir anlaşmayı tercih etmesi gerekiyor. Böyle bir anlaşma, iç ve uluslararası piyasalardan borçlanma maliyetlerini düşük tutar; IMF fonu gerekirse kullanılır. Dahası, Türkiye’nin bu ölçekte bir uluslararası krizi minimum IMF desteği ile geçirmesi Türkiye’nin reputasyonunu artırır.

Sizce Meksika’ya uygulanan FCL şartları Türkiye’ye uyuyor mu?