All posts by admin

Durmuş Yılmaz

DÜnya Gazetesi, Küresel Bakış, 18 Nisan 2011

Merkez bankalarının kökleri 18. yüzyılın sonlarına kadar götürülebiliyor. İnsanlık tarihiyle karşılaştırıldığında oldukça kısa bir deneyim. Bu açıdan merkez bankacılığı adlı kurumun daha bebeklik evresinde olduğumuzu düşünebiliriz. Bu kısa ömürde dahi merkez bankaları oldukça köklü bir değişimden geçmesi bu görüşü destekliyor.

Dünyada merkez bankaları genellikle banknot ihracını standardize etmek ve bu yetkiyi tek bir merciye vermek için ortaya çıktı. Diğer önemli işlevi ise bankaların ve finansal sistemin zora düştüğü durumlarda bunlara finans (para) sağlamaktı.

Türkiye özelinde baktığımızda da durum böyle. 1930 yılında kurulduğunda TCMB’nin amacı kalkınma sürecini desteklemek olarak belirlenmişti. Gerçekten, özellikle 1960’lı yıllardan sonra merkez bankası bir nevi kalkınma bankası gibi çalıştı. Örneğin, teşvik sistemiyle desteklenen sektörlere reeskont kredileri yoluyla ticari bankalar üzerinden finansman sağladı.

1990’lı yıllarda banka para programları adı altında bilanço programlaması yaptı. Amaç, merkez bankasının enflasyon hedefine kitlenerek kamu finansmanından uzaklaşmasıydı. Kısa vadeli avansların ortadan kaldırıldığı bu dönemde merkez bankası ister istemez Türkiye’nin iç borçlanmasının katlanmasına katkıda bulundu. Zira, merkez bankası enflasyonist para arzı genişlemesine son vermek isterken kamu açıkları devam edince kamu giderek artan maliyetlerle piyasalardan borç almak zorunda kaldı.

2001’den sonra dünyadaki yeni döneme paralel olarak merkez bankası bağımsız hale getirildi ve enflasyon hedeflemesi yaklaşımı oturtulmaya çalışıldı. Kriz sonrasında, bu köşede daha önce de vurgulandığı gibi, adı konmasa da “enflasyon hedefleme 1.0” bir çok ülkeyle birlikte Türkiye’de de ortadan kalktı. Artık merkez bankaları enflasyon kadar finansal sistemin istikrarını da hedef alıyorlar. Yani, basit enflasyon hedefleme yaklaşımındaki “tek amaç” iddiası ortadan kalmış durumda.

Merkez bankalarının bağımsız olduğu bir ülkede bankanın başındaki ismin öne çıkması gayet doğaldır. Greenspan, Bernanke ve King (hatta Weber) gibi isimler bunun örnekleri. Merkez bankası gözlemcileri ve basın, her an merkez bankası başkanının hükümetin etkisi altında olup olmadığını her an sorgular. Çoğu zaman da bu konuda aşırıya gidilir.

Geçmişe baktığımda Durmuş Yılmaz’ın T.C. tarihindeki en başarılı merkez bankası başkanlarından, hatta belki de en başarılısı olduğunu düşünüyorum. Hem hükümetle, hem merkez bankası gözlemcileriyle ve basınla olan ilişkilerini başarılı yönetti. Başkanlığı sırasında Türkiye dünyada yaşanan krizin etkilerini oldukça az hissetti. Bu dönemde (ve 2006 mini krizinde) merkez bankası gerektiğinde likidite ve faizlerle oldukça ustalıkla oynadı.

Daha önemlisi, Yılmaz merkez bankasının saygınlığını korudu. İlk seçildiği dönemde üzerine merkez bankacılığıyla pek de alakalı olamayan alanlara üzücü bir şekilde giden basın organlarına karşı bir merkez bankacısına yakışır tepki verdi. En önemlisi, Anadolu topraklarının vakur bir evladı olmaktan gurur duyduğunu her an hissettirdi.

Yerine geçen Erdem Başçı da güçlü altyapısının da desteğiyle merkez bankasını daha da güçlendirecektir. Başbakan yardımcısı Ali Babacan’la uzun yıllara dayanan dostluğu merkez bankası bağımsızlığına halel getirmeyecektir. Zira, merkez bankasının performansı enflasyon hedeflerine uyumla kolayca ölçülebilir.

Merkez Bankası dışındaki aktörler devreye girmeli

DÜnya Gazetesi, Küresel Bakış, 21 Mart 2011

Merkez Bankası’nın geçen sene sonundan itibaren politikalarını değiştirmesini desteklemiş, ancak sadece bu kurumun önlemler almasının istenilen amaca ulaşılmasını sağlayamayacağını belirtmiştik. Şimdi Mart ayının ortasındayız. İlk kararların ardından üç aya yakın süre geçti. Bu öngörünün haklılığı ortaya çıkıyor. Kredi genişlemesi yavaşlamıyor; cari açık daralmıyor. Dahası, likidite azalmıyor ve esasında mevcut ortamda azalmaması daha iyi.
Önce ulaşılmak istenen amacı ve şu anda nerede olduğumuzu görelim. Sonra neler yapılabileceğini söyleyelim. Read More

Türkiye kendi otomobilini yapabilir mi?

Dünya Gazetesi, Küresel Bakış, 24 Ocak 2011

Eskişehir’de kurulu TÜLOMSAŞ ilk defa 1894 yılında Berlin-Bağdat demiryolunu inşa eden Almanlar tarafından kuruldu. Cumhuriyet döneminde önce TCDD’nin “Cer Atolyesine” dönüştürüldü (yani lokomotif tamir ve imalat fabrikası) sonra daTÜLOMSAŞ adında bir genel müdürlüğe. 1958’de Başbakan Adnan Menderes’in talimatıyla, TÜLOMSAŞ mühendislerinin tasarladığı ilk buharlı lokomotif olan Karakurt 1961’de üretildi. Türk mühendislerinin tasarlayıp üç prototipini ürettikleri Türkiye’nin ilk otomobili olan “Devrim” de TÜLOMSAŞ tesislerinde üretildi. Prototiplerden bugüne kalan bir tanesi Eskişehir’de, TÜLOMSAŞ fabrikasının içinde sergileniyor ve özel günlerde hala kullanılıyor.

TÜLOMSAŞ tesisleri Almanlar tarafından kurulduğu 19. Yüzyıl sonlarında ya da Karakurt’un imal edildiği 1958-1961’de G. Kore’li ROTEM firmasının imal ettiği bir lokomotif yoktu. ROTEM ilk lokomotifini 1964’de üretti. Bugün ise ROTEM dünyanın önde gelen lokomotif ve vagon üreticilerinden. İstanbul dahil dünyanın bir çok şehrinde ROTEM demiryolu araçları kullanılıyor. Read More

Sıcak Para – soğuk para ayrımı artık yok – Kötü para sızıntısı var

Dünya Gazetesi, Küresel Bakış, 5 Aralık 2011

Türkiye’ye (ve diğer yüksek getirili ülkelere) sıcak para akınının çok konuşulduğu bugünlerde tartışma daha çok 10-15 sene öncesindeki paratemetrelerle yapılıyor. Oysa bugünkü durum hem dünya hem Türkiye açısından çok farklı. Tartışmanın bugüne ait olmayan parametrelerle yapılması da her şeyden önce yanlış politika önerilerinin ortaya çıkmasına sebepe olma riskini taşıyor.

İktisatçıların hızlı sıcak para giriş çıkışlarına ve bunun ortaya çıkardığı risklere dikkat etmeye başlamasının 1997’deki Asya krizi olduğunu söyleyebiliriz. Carmen Reinhart, Guillermo Calvo, Graciella Kaminsky gibi iktisatçı ve pratisyenler Asya krizinden sonra yaptıkları araştırmalarda şu bulguları ortaya koydular:
• Gelişmekte olan olan ve gelişmiş ekonomileri finansal krizlere genellike yüklü ve hesapsız (kelime bana ait) sermaye girişleri sokuyordu. Read More