Seçim sonrası ekonomi

Seçim sonrası ekonomi

31.03.2013, Murat Yülek, Dünya

Ekonomi 2014 yılı ilk çeyreğinde, iç gerginlik ve dış siyasi risklere rağmen, geçen sene sonunda tahmin ettiğimiz gibi olumlu devam ediyor.

Durum kısaca şöyle:
1- Hem iç gerilimler hem de faizler sebebiyle iç talep yavaşlıyor. Bu, hem hanehalkı ve şirket güven endekslerindeki zayıflamadan rahatça görülüyor; hem de tüketici kredilerindeki yavaşlamadan. Bu olumsuz bir gelişme değil; iç talebe dayalı büyüme belli bir noktadan sonra zararlı ve riskli. Türkiye iç talebin büyümeyi ‘fazla’ tetiklemesi konusunu 2010 yılı sonrasındaki ‘normalizasyon’ sürecinde aşmayı istiyordu zaten.

2- Kamu maliyesi iyi gitmeye devam ediyor. 2014 yılı ilk iki ayda 12 milyar TL’lik faiz dışı fazla sağlandı. Bunun sayesinde, ilk ayda bütçe 3,5 milyar TL fazla verdi. Bu rakamlar 2013 kadar olmasa da oldukça iyi.

3- İhracat kurun etkisi ve dış piyasalardaki canlanmayla birlikte canlanıyor. Baz etkisinin menfi çalışmasına rağmen Kasım ayından beri ihracat büyüme hızı iyi. İthalat, ise kur ve iç taleple birlikte yavaşlıyor. Bu durumda, geçen sene sonlarında söylediğimiz gibi dış ticarette bu sene iyileşme göreceğiz. Bu da cari açığa olumlu yansıyacak. İstenmeden de olsa, geçen sene ikinci yarıdan itibaren TL’nin reel değerinin aşırı değerliden normale doğru yönelmesi bu olumlu tabloyu ortaya çıkartıyor.

4- Güçlenen ihracat, yavaşlayan iç talebin şirketler üzerindeki menfi etkisini hafifletiyor. Ancak yine de, işsizlik rakamlarında nisbi kötüleşmenin de gösterdiği gibi şirketler zorlu bir dönemden geçecek.
5- Bunlara karşılık şirketler kesimi üzerinde faiz ve kurların menfi baskısı var. Özellikle bilançolarında açık pozisyonu olan şirketler zorlu bir uyum sürecinden geçiyor. Siyasi gerilimler talep ve belirsizlik kanallarından şirketlere ilave baskı faktörü oluşturuyor.

6- Bankalar da bir taraftan faiz maliyeti artışlarını kredilere yansıtmak zorunda kalırken diğer taraftan iç talebin etkisiyle yavaşlayan tüketici kredileri ve işletmek kredilerinin etkilerini bertaraf etmeye çalışıyor.

7- Enflasyon ise yüzde 7’ler civarından Haziran’a kadar bir miktar artabilir; ancak ardından hem baz hem kurlardaki muhtemel gevşemeyle düşmeye başlayacak.

Derecelendirme kuruluşları şu sıralarda siyasi gerilimden doğan risklere ve ekonomide bekledikleri yavaşlamanın şirketlere olan etkisi üzerinde yoğunlaşıyorlar. Risklere yoğunlaşma konusunda haksız değiller belki ama risklerin olası etkilerini abartıyor olabilirler. Son yıllarda Türkiye ekonomisinin geldiği olgunluk seviyesi geçtiğimiz aylarda şiddetli iç ve dış faktörler (ekonomik ve siyasi) tarafından sınandı ve Türk makroekonomisi bu ‘tabii stres testlerinden’ başarıyla çıktı ve direncini gösterdi.

Öte yandan, Merkez Bankası’nın geçen hafta açıkladığı, munzam karşılıklara faiz uygulaması olasılığı, sınırlı da olsa, banka bilançolarına olumlu etki yapacak ve muhtemelen kredi faizlerinde iyileşmelere sebep olacak. Nitekim piyasalarda bu kararı oldukça olumlu karşıladı. Senenin kalan kısmında iç siyasetteki gerilim düşerse bu da hem faizlere hem de ekonomik aktiviteye olumlu etki yapacak.

Comments are closed.