Archive December 22, 2009

Türkiye Batı’ya kapanıyor (mu?)

Son dönemde, Türk hariciyesi aktifleşerek yıllardır ihmal edilmiş geniş dış politika alanının bir kısmına yoğunlaşmaya başlayınca hem ülke içinden hem de dışından “Türkiye Batı’dan kopuyor mu?” soruları ortaya çıkmaya başladı.

Dış ilişkilerini neredeyse tamamını uzun süre Batı’ya sadece Avrupa ve ABD’ye hasretmiş/endekslemiş bir ülkede, böyle bir “çeşitlendirme” önemli bir kırılmaya işaret ediyor. Dolayısıyla, sorular yersiz değil. Cevabı ise görüldüğü kadarıyla pek de spekülatif değil. Türkiye Batı’dan kopmuyor; sadece uluslararası ilişkilerini, daha geniş bir baza oturtuyor.

Uluslararası ilişkilerini kendi rızasıyla küçük bir ülke grubunun “monopolize” etmesine izin veren bir ülkenin, uluslararası platformlarda arzu ettiği ya da hak ettiği (-ni düşündüğü) saygıyı görmesi zor ve önemli konularda pazarlık gücü de zayıftır. Benzer bir durumu, büyük şirketlerin satın alma ve finansman bölümleri de keşfetmiş olduğu için bu tür şirketler genellikle alımlarını ya da finansmanlarını mümkün olduğunca birden fazla tedarikçi veya bankaya kaydırmaya çalışır.

Read More

2010: Türkiye ve Dünya Ekonomisi Beklentileri

Geçen senenin Kasım Aralık aylarında, dünya ekonomisindeki krizin Türkiye’ye etkileri konusunda 2009 yılı için oldukça kötümser değerlendirmeler yapılıyordu. Örneğin Deutsche Bank, yanlış rakamlar kullanarak yaptığı hesaplarla Türkiye’nin bu yıl bir dış finansman krizi yaşayabileceği yönündeki bir raporu geçen sene Kasım ayında yayınlamış ve bu da tartışmalara sebep olmuştu. Geçen sene 24 Kasım tarihli Küresel Bakış köşesinde bu hesapların yanlışlığı anlatılmış ve dış finansman açığının DB’ın hesaplarından daha düşük olacağı ve dış finansman açığının ağırlıklı kesimi olan özel sektörün gerekli finansmanı bulabileceği anlatılmıştı.

Read More

Sanayiciler, TCMB ve Kur

TCMB araştırmacıları tarafından yayınlanan Türkiye İmalat Sanayinin İthalat Yapısı adlı çalışma “ortalığı karıştırdı.” Çalışma, iyi niyetle hazırlanmış ve detaylı (ancak geliştirilmesi gereken) bir ankete dayandırılmış. Sorun, sonuçların yorumlarında; çalışmanın raporlanan sonuçlarının yorumlarında gerekli derinlik sağlanamamış. Böyle olunca, ortaya biraz da magazinel ancak önemli bir tartışma çıkıyor: ithalattaki ve cari açıktaki patlamanın ana sebebi TL’nin değerlenmesi mi yoksa Türkiye’deki üreticilerin kalitesiz ve yetersiz miktarda mal üretmeleri mi?
Öncelikle bu köşede önce de altı çizilen şu noktaları tekrar hatırlatalım:
• Uzun vadede büyümenin (dolayısıyla zenginleşmenin) “tek” belirleyicisi verimliliktir. İnsan ve sermaye birikimi aynı olan A ve B ülkelerinden, “ortalama” çalışanı daha verimli olan daha “zengin” olacaktır. Read More

Makine İmalatçıları Birliği’nin TCMB “Türkiye İmalat Sanayinin İthalat Yapısı” Raporu ile ilgili Görüşü

Basında yer alan bilgilere göre, TCMB’nin hazırlamış olduğu “Türkiye İmalat Sanayinin İthalat Yapısı” başlıklı raporda, imalat sanayinde ara malı ve yatırım malı (Makina) ithalatındaki fazlalık analiz edilmiştir. Yaklaşık 20 yıl önce kurulmuş olan Makina İmalatçıları Birliği de sektörü ile ilgili olarak benzer araştırmalar yapmaktadır. Bu konuda bizim tespitlerimizi ve yorumlarımızı aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.

Türkiye’nin ithalatında ara malları ile yatırım mallarının önemli yer tutması farklı nedenlere dayanmaktadır. Dış ticaret rejimi ithalatı teşvik eder niteliktedir. Finans kesimi, sanayii desteklemek yerine karını maksimize edecek konulara yönelmektedir. İşçilik maliyetleri vergi ve sigorta primleri ile iki katına çıkmakta, pahalı enerji kullanılmaktadır. Küreselleşme, otomotiv sanayii gibi bazı sektörlerde ara mallarının önemli bir kısmının ithal edilmesini zorunlu hale getirmektedir. Read More