KOBİ’lerin vergilerini düşürelim

KOBİ’lerin vergilerini düşürelim

19.08.2013, Murat Yülek, Dünya

Türkiye’de 2012’de 29 milyar TL seviyesinde kurumlar vergisi toplandı. Bu aynı yıldaki GSYH’nın yüzde 2,1’ine denk geliyor. 2006’da ise 11 milyar TL tutarında kurumlar vergisi toplanmıştı (GSYİH’nın yüzde 1,47’si). Oysa, 2007’de Kurumlar Vergisi oranı yüzde 30’iken sonraki yıllar için yüzde 20’ye indirildi. Yani 2007’den sonra, vergi oranları Türkiye’de üçte bir oranında düşürülürken vergi gelirleri nominal olarak iki buçuk kat, vergilerin GSYİH’ya oranı ise 0,5 puan artmış. Vergi oranları düşünce şirketler toplam cirolarına oranla daha çok kar beyan etmiş ve daha çok vergi vermiş. Kurumlar vergilerinin GSYİH’ya oranla artması aynı zamanda Türkiye’de kayıt içiliğin artması manasına geliyor.

Acaba vergi oranlarını kullanarak bu sürecin devam etmesini destekleyebilirmiyiz? Türkiye’de geçen yıl toplanan 29 milyar TL tutarındaki Kurumlar Vergisi gelirinin yarısı en büyük yüz firma tarafından ödeniyor. Kalan bir milyona yakın şirket de vergilerin diğer yarısını ödüyor. Tabi, şirketlerin ödediği vergi Kurumlar Vergisiyle sınırlı değil. Şirketler aynı zamanda çalışanlarının fiilen gelir vergilerini ve sosyal sigorta primlerini de ödüyor.

Çalışanların net ile brüt ücretleri arasındaki fark (vergi ve sosyal güvenlik makası) Türkiye’de oldukça yüksek; bu yük şirketlerin sırtında. Ancak, şirketlerin Türkiye asıl faydası ekonominin istihdam kaynağı olmalarında. Çalışanlar çalışıyolarsa, risk alan müteşebbislerin kurdukları işletmeler sayesinde oluyor. Daha çok işletme daha çok istihdam ve daha çok gelir manasına geliyor. Bu çarpan etkisiyle ekonomiyi büyütüyor. Öte yandan, Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde istihdam üreten işletmelerin KOBİ’ler olduğu biliniyor. Büyük işletmeler şirket başına daha çok insana iş verse de toplamda KOBİ’ler büyük şirketlerden daha çok insane istihdam sağlıyor. KOBİ’ler küçük oldukları için finansmana erişimleri, vergi, bürokrasiyle ilgi konularda ihtiyacı olan danışmanlıklara erişimleri, pazara erişimleri, teknoloji edinimi ve kullanımı gibi pek çok konuda oransal olarak daha büyük maliyet ve engellerle karşı karşıyalar. Oysa, KOBİ’lerle büyük firmaları aynı oranda vergiye tabi tutuyoruz. Hem Kurumlar Vergisi açısından hem de ücretlilerin vergi makası ve diğer tüm vergiler açısından. Bu hem Türkiye’deki müteşebbisliği negative etkiliyor hem de küçük ve yeni kurulan şirketlerin hayatta kalma olasılığını düşürüyor. Bu da istihdamın yeterince hızlı büyümemesi olgusu olarak Türkiye ekonomisine geri dönüyor. Önerim basit; Kurumlar Vergisini cirolara ve çalıştırdıkları insan sayısına göre kademeli olarak düşürelim. Cirosu küçük işletmeler örneğin yüzde 5’lik Kurumlar vergisine tabi olsun. Ciro büyüdükçe oran artsın. 20 milyon TL’ye ulaştığında yüzde 20’de sabitlensin. Bu reform yapılırsa toplam Kurumlar Vergisi hasılatı düşmeyecek hatta belki artacaktır. Ayrıca, küçük şirketler vergi idaresiyle barışık hale gelip daha büyük ölçüde kayıt içine girecektir. Naylon fatura olgusu da düşecektir. Negatif sonuçlar da ortaya çıkabilir; vergi kaçırmak için şirket sahipleri tarafından cirolar üzerinde suni tavanlar konulması gibi. Daha önemlisi, ilave şirketler kurularak kar transferleri yapılabilir. Ancak, düşük vergi oranları belli bir istihdam (sayı ve ciro içindeki payı) şarta tabi tutulursa bu dezavantajlar azaltılabilir. KOBİ’lerin istihdam kaynağı olma rolünün güçlendirilmesi için, tasarı Meclis’deyken bu reform yapmak gerekiyor. Hele dünyada ekonomilerin büyüme sıkıntısı çektiği şu dönemde.

Comments are closed.