2014 ekonomisi

2014 ekonomisi

30.12.2013, Murat Yülek, Dünya

2014 yılı için öngörülen ekonomik değerlendirmeler son siyasi gelişmelerle şimdiden gözden geçirilme durumuna geldi. Bu köşede henüz 2014 öngörüleri yapılmamıştı; o halde 2013’ün son haftasında, 2014’e bakmak için yeterli sebep var.
Önce bir “geçiş dönemindeki” dünyaya bakalım. Dünya ekonomisine bakarken, en önemli unsurun Amerika’daki para politikası değişimi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Fed bilançosunun büyüme hızının düşürülmesi ve belki de küçülmeye başladığı bir yıl olabilir 2014. Bu yüzden işsizlik rakamları en önemli gösterge olacak; faizler sene boyunca sıfıra yakın kalacak gibi görünse de parasal büyüklükler en azından daha yavaş büyüyecek. Amerikan ekonomisinin bu yıl yüzde 2.5 civarında büyümesi olası. Bu olumlu bir şey ve Fed kararlarının dünya ekonomisi üzerindeki yavaşlatıcı etkisinin tersine işleyecek.
Bu yıl gerileyen euro ülkeleri hasılası 2014 yılında büyümeye başlamasını ve yüzde 1 civarında büyüme gerçekleştirmesini temel varsayım olarak alıyoruz. İngiltere gibi euro dışı ülkeler de tüm negatifliklere rağmen yüzde 1 veya üzerinde büyüyecekler gibi gözüküyor.
Japonya, Abe’ci politikalarla enflasyon üretmeye ve nispeten yüksek büyümeye başladı. Eğer Abe’ci politikalar, hem iç talep hem de zayıflayan yen sayesinde dış talep (ihracat) üzerinden genişleme sağlarsa, sanılanın aksine Japon ekonomisi 2014 yılında 2013’e yakın büyüme seviyeleri (yüzde 2) yakalayabilir.
Kısacası, gelişmiş ekonomiler açısından temel varsayımlarımız olumlu. Bu Türkiye açısından olumlu bir dış konjonktür oluşturuyor. Güçlenen doların (Euroya karşı olmasa da diğer kurlara karşı) enerji ve meta fiyatları üzerindeki etkileri ise bizim üzerimizde olumsuz etki yapabilir.
Türkiye’ye gelince… Türkiye 2014 yılında, seçimlere “operasyonlara” rağmen yüzde 3 ile 4 arasında bir büyümeyi gerçekleştirir. Stok hareketleri (senenin ilk iki çeyreğinde) ve aşırı değerinden bir miktar kurtulan TL’nin de etkisiyle dış talep (ihracat) büyüme üzerinde olumlu etki yapacak. Buna karşılık, iç talep ve şirket yatırımları özellikle sene başında canlı olmayacaktır. Dolayısıyla en azından çeyreksel olarak kamu harcamaları ve yatırımları önemli hale gelecek.
“Operasyon” süreçlerinin eskale edilmeye çalışıldığı bir ortamın ekonomi açısından önemli bir risk doğurduğu belli. 2014 yılında Türkiye’den sermaye kaçışı yaşanabilir. Küçük olsun, büyük olsun, yerli sermaye sahipleri sermayelerini istikrarlı, güvenli yerlerde tutmak isterler. Ancak, Türkiye’de fiili borçlanma maliyetlerinin yükselmesi, 2014 yılında Türkiye’ye dışarıdan kısa vadeli sermaye girişlerinin olabileceğini gösteriyor.
İran ile batı dünyasının ilişkilerinin düzelmesi Türkiye ekonomisi açısından pozitif rol oynayacak. İran ile ilişkilerinde bir süre önce sıkıntı yaşamış olan Osmanbey tekstilcisinden, mobilyacı ve diğer sanayicilere kadar İran pazarından Türkiye’nin faydalanması gerekiyor. Çözüm süreci ve Irak’la sürdürülen enerji müzakerelerine kadar orta vadede daha çok olumlu etkisini göreceğimiz önemli projelerin 2014 yılında da bir miktar faydasını görecek Türkiye ekonomisi.
Son aylarda önemli darbe yiyen Borsa İstanbul ise 2014’de hızlı bir çıkış yapabilir. Siyasi ortam bundan zarar görürse bu kez 2015’de çok daha hızlı bir çıkış göreceğiz. Sebebi basit; Bist değerlemeleri gelişmekte olan ülkelerin oldukça gerisinde kaldı. Kar gerçekleşmeleri ve ileriye dönük beklentileri ise fena değil. Dolayısıyla, Borsa İstanbul sıkıştırılmış bir yay görünümü veriyor. Serbest kaldığı anda, yani istikrar havası güçlendiği zaman patlayacak.
Sonuç; kötümser olmak için sebepler yok değilse de ben 2014’den umutluyum.

Comments are closed.