“Seçimler ve sonrası”

“Seçimler ve sonrası”

Murat Yülek, 17.05.2015, Dünya

Seçimlere 3 hafta kala, hem siyasi duruma hem de seçim sonrası ekonomik gelişmelere bakalım. Seçim öncesinde, dört büyük partinin iki gruba ayrıldığı görülüyor. Bunlardan Ak Parti ile MHP’nin toplam yüzde 60, CHP ile HDP’nin toplam yüzde 35 oy alacağı anlaşılıyor. Temelde,  birinci grup kendi içinde yüzde 45 -15, ikinci grup da yüzde 25-10 dağılıma sahip.

Seçim beyannamelerinde, MHP ve CHP Ak Parti’nin ekonomik yaklaşımını temel aldı ve bunun etrafına halka sevimli gelecek bazı vaatler ekledi. Bu vaatlerin çoğu, eğer gerçekleştirilecek olsa bütçeyi şu andaki disiplininden  uzaklaştıracak ve ekonomi açısından sorun oluşturacak içerikte. HDP ise belli ve yapılı bir ekonomik program yerine daha çok benzer vaatler ortaya attı.

Ekonomik ve sosyal vaatler ve iktidardaki Ak Parti’den memnuniyet durumuna  göre, her iki grup içinde de iki parti arasında kayış olabilir. Bunun dışında MHP’ye CHP tarafından da kayış ihtimali var. HDP siyasi mesajlarında daha çok CHP tabanını hedef alıyor. HDP bu sayede barajı aşarsa büyük ihtimalle bu durum CHP hesabından ödenecek gibi görünüyor.

Sonuçta, Ak Parti’nin seçimi tek parti olarak kazanacağı anlaşılıyor. Eğer Ak Parti seçmeni bu durumu “çantada keklik” olarak görüp sandığa gitmezse Ak Parti oranında bir miktar düşüş olabilir.  HDP’nin barajı aşma ihtimali var; HDP’deki yükseliş CHP hanesine zarar ve uyarı olarak yazacak.

Seçim sonrasında ne olur?

Öncelikle, geçen haftadan itibaren piyasaların ‘tek parti’ iktidarını satın almaya başladıkları görülüyor. Bu durumda, TL/dolar ve TL/euro paritelerindeki düşüşün seçimden sonra bir süre ve bir miktar devam etmesi muhtemel. Bu, yine piyasa tarafından olumlu karşılanacak. Ancak, enflasyon hareketi açısından olumlu olsa da özellikle ihracatçı açısından olumsuz olacak. Türkiye’de ithalata karşı olan rağbetin/bağımlılığın kalıcı olarak düşmesi için paritelerin uzun dönem boyunca “gerçek” değerine yakın seyretmesi gerekiyor. Bir başka deyişle, TL’nin uzun dönemler boyunca aşırı değerli kalması, ithal bağımlılığını artırıyor. Bu da,  ortaya herşeyden önce o sektörlerdeki iç yatırımları durdurarak yüksek ara malı ithalatı fenomenini çıkartıyor.

Amerika’da bu köşede bir kaç hafta önce bahsedilen kırılgan büyüme riski, gelen rakamlarla  iyice açığa çıktı. Fed’in faiz artırımını en azından sene sonuna erteleme ihtimali yükseldi; dolar/euro paritesi düştü. Bu durumda, Türkiye’de faiz artırımı ihtimali azalırken sermaye girişlerindeki güçlenme kurlarda yeni bir ‘ara denge’ ortamı hazırlıyor.

Büyüme konusunda bu yıl için kötümseriz. Ancak, seçim sonrasında ikinci yarıda enflasyonda önemli bir iyileşme olmayacakken büyümede bir sürpriz görme ihtimalimiz olabilir. Bu öngörünün temelinde, seçimsiz  dört yılın olumlu etkisi ile özel yatırımlardaki canlanmanın başlangıcı yer alıyor.

Comments are closed.