“Raylı Sistem Araçları da Sanayicilerimize Fırsat Oluşturuyor”

“Raylı Sistem Araçları da Sanayicilerimize Fırsat Oluşturuyor”

Murat Yülek, 15.02.2016, Dünya

Bir ulaşım devrimi sürecinin içinde yaşıyoruz. 30 sene öncesine kadar dünyada cep telefonsuz bir hayat yaşanırken şimdi ise cep telefonsuz yapamıyoruz. Aynı şekilde insan hareketliliği, hem şehir içi hemde şehirler  arası ulaşım talebi şeklinde, gittikçe artıyor. Cep telefonu haberleşmesi gibi yeni ortaya çıkan ürünlere göre insan hareketliliği artışı daha uzun bir zamana yayılıyor. Ancak hacim oldukça büyük ve bu da ülke ve şirketlerin önüne farklı açılım imkanları sunmaktadır.

Türkiye gibi milli geliri hızla yükselen bazı ülkelerde bu talebin büyüme hızı diğerlerine göre daha yüksektir. Nisbeten büyük yüzölçümü ve alana sahip olan ülkelerde ulaşım araçlarına artan talep altyapı yatırımlarına olan talebi tetiklemektedir. Nitekim son 10 yılda ülkemizde hava limanları, deniz limanları, karayolları ve demiryolları üzerine gerçekleştirilen yatırımlar kelimenin tam anlamıyla patladı. Buna ragmen yatırımlar devam ediyor ve eksikliklerin giderilebilmesi içinde yatırımlar daha uzun yıllar devam edecek.

Bunların içinde demiryolu yatırımlarının önemli payı olması gerekiyor. Zira, 1950’lerden sonra kara ulaşımında ağırlık karayollarına yöneldi. 2002’den sonra kamu destekli TCDD bütçesi artırılarak  Türkiye’de hızlı tren hatları, mevcut hatların elektrifiye ve sinyalize hale getirilmesi, Marmaray gibi projeler gerçekleştirildi.

Ancak, Türkiye’nin tüm şehirlerinde şehir içi raylı sistem yatırımları ve ayrıca şehirlerarası hem konvansiyonel hem de hızlı tren hatlarında yatırımlar devam edecek. Bu da, raylı sistem araç imalatı sektörüne önemli bir talep  geleceğini gösteriyor.

Narendra Modi’nin başbakan seçilmesinden sonra Hindistan hem ulaşım yatırımları hem de imalat sanayinin geliştirilmesinde oldukça agresif bir politika izliyor. Dünyanın en kalabalık nüfuslarından ve en büyük yüzölçümlerinden birisine sahip olan Hindistan’ın da  raylı sistemler üzerine yatırımlara ihtiyacı bulunuyor. Nitekim, Modi Hükümeti raylı sistemlere yatırım yapacağını açıklamıştı. Geçen Kasım ayında bir Amerikan firmasıyla (GE) Hindistan Federal Hükümeti 2,6 milyar dolarlık bir raylı sistem araç alımı anlaşmasına imza attı. Hindistan’ın koyduğu şartlar altında, firma Hindistan’da doğrudan yatırım yaparak üretimi orada gerçekleştirecek. Bu tercihin sebebi Modi Hükümeti’nin Yerli Üretim Politikası (“Make in India Initiative”). GE Şirketinin Başkanı Immelt, basına yaptığı açıklamada bu yatırımı GE’nin “Hindistan’ın yerli üretim politikasına olan inancımız ve desteğimizin sonucu olarak” yaptıklarını açıkladı.

Benzer programlar ve talepler başka ülkelerde de görülüyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri.  Amerika’da demiryollarına olan ‘inanç’ tekrar canlanıyor. Warren Buffet dahi yatırım stratejisinde demiryolu hizmetlerine yer verdi ve bazı işletme satın almalarına imza attı.

Demiryollarına olan ilgi, araçların yurt içinde üretilerek istihdamın ülkede kalması çağrılarına yol açt. “Buy America” programı altındaki desteklerin kullanılmasına dayanan bu çağrılar, Amerika Birleşik Devletleri gibi dünyanın en büyük ekonomisinde bile yerli üretimin o veya bu sebeple ne denli önemli görüldüğü gösteriyor.

Gelelim Türkiye’ye. Ülkemizde, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ, TÜDEMSAŞ, İstanbul Ulaşım A.Ş. gibi kamu şirketleri diğer yandan  Bozankaya, Durmazlar, RAILTUR, Demireller gibi özel şirketler yerli üretim ve ihracatyapmaktadırlar.. E1000 milli lokomotifi TÜBİTAK’ın desteğiyle üretildi. Sakarya civarında yan ve fason üretim yapan imalat şirketlermiz var. Yabancı şirketler de Türkiye’de üretim yapma fırsatlarını araştırıyor.

Raylı sistem araçları imalatı otomotiv sektörüne göre daha yüksek katma değer üreten bir sektördür. Bu konuyu başka bir yazıda ele alacağım. Bu yüzden kamu kesiminin bu sektör desteklemeye devam etmesi gerekiyor. Hem kamu alımları hem de diğer teşviklerle.

Comments are closed.